Casa de Pizarro
Burası, 15. yüzyıldan kalma Casa de Pizarro'nun önündeyiz; Trujillo'nun ve Amerika kıtasının keşfiyle yakından bağlantılı tarihi bir yapı. Hiç bu kadar asırlık bir evde yaşamanın nasıl bir şey olduğunu düşündün mü? İşte tam burada, daha sonra Güney Amerika'daki büyük İnka İmparatorluğu'nu fetheden Francisco Pizarro'nun doğmuş olabileceği tahmin ediliyor. Gerçekten öyle mi, bilinmez ama bu bağlantı burayı çok özel kılıyor.
Bina, o dönemde İspanya'da çok popüler olan plateresk (gümüş işçiliğine benzeyen süslemeler) tarzının harika bir örneği. Dış cephelerde ince işçilikleri dikkatlice incelersen, sanki narin gümüş işlemeler gibi görünecek — işte bu yüzden 'plateresk' adı verilmiş. İçeride ise bir zaman yolculuğuna çıkıyorsun: Zemin katta 15. yüzyılda tipik bir İspanyol soylusuna ait evin nasıl göründüğünü hayal edebilirsin. Bu bölüm, dönemin İspanyol asilzadelerinin günlük yaşamına bir pencere açıyor.
Üst katta ise tarih daha da heyecanlı hale geliyor. Orada, Pizarro'nun keşiflerinden başlayarak İnka İmparatorluğu (Tahuantinsuyo) yaşamına kadar Amerika'nın fethiyle ilgili bir sergi var. Bugün bambaşka bir dünyaya adım atıp yeni bir kültürle tanışmanın nasıl olduğunu hiç merak ettin mi? Bu sergi sadece büyük olayları değil, aynı zamanda günlük hayatı ve karşılaşılan zorlukları da detaylı bir şekilde anlatıyor.
Özel bir ayrıntı olarak, avlu Amerika'dan getirilen bitkilerle donatılmış. Bu sadece süs için değil, aynı zamanda Pizarro ve çağdaşları aracılığıyla İspanya ile Yeni Dünya arasındaki bağı simgeliyor. Tarihi yaşatan küçük, yeşil bir köşe.
Eğer istersen, Casa de Pizarro'yu her gün ziyaret edebilirsin; 10:00-14:00 ve tekrar 16:00-19:30 saatleri arasında açık. Sadece 1,50 Avro karşılığında, Trujillo'yu ve dünyayı değiştiren heyecan verici bir dönemin içine adım atıyorsun. Kim düşünürdü ki bu duvarların ardında bu kadar çok tarih saklı!




